2021’de Marmara Denizi’nde meydana gelen müsilaj felaketinin ardından denizin son durumunu incelemek için Prof. Dr. Mustafa Sarı ile dalış yaptık. Prof. Dr. Sarı, “Marmara’nın umudu” sayılan, saatte 6 litre suyu filtreleyebilen pinaların sayısında rekor artış olduğunu söyledi.
AV YASAĞI GÜNCELLENMELİ … DENİZLERDE av yasağının sona erdiği 1 Eylül itibarıyla yoğun bir avlanma faaliyetinin de başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Sarı bu konuda da şöyle konuştu: “1950 yılında da av sezonu 1 Eylül’de başlıyor ve 15 Nisan’da sona eriyordu. Yani neredeyse 70 yıldır aynı uygulama sürdürülüyor. Avlanma tarihlerin iklim değişikliği, denizler ve Balık stoklarının durumuna göre mutlaka güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum.
MARMARA Denizi’nde müsilaja çare olması ve kendi soyunu devam ettirmesi için özel olarak koruma altına alınan bir midye türü olan pinaların sayısı günden güne artıyor. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nde 100 metrekarelik alanda ortalama 70 pinaya rastlandığını ve bunun umut verici bir rekor olduğunu söylüyor. Saatte 6 litre suyu filtreleyen pinalar, doğal bir arıtma cihazı işlevi görüyor.
Dünyanın en zengin pina yataklarının Marmara Denizi’nde olduğunu belirten Prof. Dr. Sarı ile Balıkesir Erdek’te suyun altında keşfe çıktık. Denizin altında görüş mesafesi 3 metre civarındaydı. Dipteki deniz çalıları gözümüze çarptı ancak yaklaşınca pinaları fark ettik. Büyüklü küçüklü birçok pina, suyun altında yavaşça açılıp kapanarak filtreleme yapıyordu.
Hürriyet muhabiri Melike Çalkap Mustafa Sarı’yla birlikte Marmara’ya daldı
5 YILDA ESKİYE DÖNEBİLİR
Marmara Denizi’nin atık yükü yüzde 60 oranında azaltılabilirse denizin 5 yıl içinde müsilaj öncesindeki haline dönebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Sarı, “Evsel atıkların ve yüzlerce sanayi tesisinin ürettiği endüstriyel atığın önüne geçerek bu yükü azaltmamız lazım ancak başaramıyoruz. Bu yüzden 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtreleyen bu organizmayı korumamız gerekiyor. Pinalar müsilajsız Marmara’nın sigortası. Her hafta denize dalarak durumu gözlemliyorum. İyileşme olduğu yönünde bilimsel veriler var. Pinalar ömürleri boyunca ortalama 120 santimetre boyuna ulaşırlar. Bu bölgede daha önce 40-50 santimetre uzunluğundaki pinalara rastlamıştık. En son 70 santimetrelik pinalara da denk geldik. Büyümeleri iyi bir şey çünkü bu yaşayabildiklerini gösteriyor” diye konuştu.
DENİZDE SÜZGEÇ GÖREVİ GÖRÜYOR
BİR midye türü olan pinalar, 50 yıl yaşayıp 120 santimetre boya kadar ulaşabiliyor. Deniz kıyısından başlayıp, 60 metre derinliğe kadar inebiliyor. Saatte 6 litre deniz suyunu süzerek, doğal temizleme mekanizması görevi görüyor ve müsilajı yok ediyor.
DENİZİN ZAMANI YOK
MARMARA Denizi’nde 2016 yılının kış mevsiminden beri müsilaj oluşabileceğine dair uyarılarda bulunduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı yapılması gerekenleri ve bundan sonra yaşayabileceklerimizi şöyle anlattı: “Beş yıl önce felaketin geleceğini gördüm. Ancak ne yazık ki uyarılarım karşılıksız kaldı ve 2021 yılında hepimiz müsilaj ile tanıştık. Müsilaj hayatı durdurma noktasına geldiğinde tedbir aldık.
Melike Çalkap, Balıkesir Erdek’te dalış yaparak pinaları inceledi.
ÇALIŞMALAR HIZLANMALI
Müsailajın oluşmasında temel etkenler; iklim değişikliği sebebiyle deniz suyu sıcaklığının artması, Marmara Denizi’nin orijinal yapısı ve kirlilik yükü. Denizin zamanı yok, o yüzden çalışmaları hızlandırmamız lazım.”
MÜSİLAJIN GELİŞİNİ PİNA ÖLÜMLERİ HABER VERMİŞ
MARMARA Denizi’ne 2016 Eylül ayından beri düzenli olarak dalarak araştırmalar yapan Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Pinalar üstünde çalışırken İtalya ve İspanya’da ‘Akdeniz havzalarında pinalar ölüyor’ diye bilimsel makalelere rastladım. 2019 Aralık ayında da Erdek bölgesindeki pinaların toplu bir şekilde ölmeye başladığını gördüm. Bu durumun müsilajın oluşum aşamasında yarattığı şoka bağlı olduğunu düşündüm. Ardından da 2021 yılında müsilaj ortaya çıktı” dedi.
2021 yılında ortaya çıkan Müsilaj, Marmara Denizi’ni bu hale getirmişti.
AV YASAĞI GÜNCELLENMELİ
DENİZLERDE av yasağının sona erdiği 1 Eylül itibarıyla yoğun bir avlanma faaliyetinin de başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Sarı bu konuda da şöyle konuştu: “1950 yılında da av sezonu 1 Eylül’de başlıyor ve 15 Nisan’da sona eriyordu. Yani neredeyse 70 yıldır aynı uygulama sürdürülüyor. Avlanma tarihlerin iklim değişikliği, denizler ve Balık stoklarının durumuna göre mutlaka güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kaynak Hürriyet