İstanbul Boğazı’nın toplayıcı dalgıcı

Türkiye’nin ilk köpekbalığı uzmanı, deniz biyoloğu, 33 yıllık dalgıç Hakan Kabasakal İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde geçen ilgi çekici dalış hayatını bizlerle paylaştı.

.İstanbul Boğazı’nın toplayıcı dalgıcı

İstanbul Boğazı‘nın derinliklerinde, oltacıların denize bıraktıkları kurşunları toplayarak geçimini sağlayan deniz biyoloğu Hakan Kabasakal HaftaSonu’nun konuğu oldu. Türkiye’nin ilk köpekbalığı uzmanı olan Kabasakal, 5 yaşından beri şnorkelle dalış yapıyor. 33 yıldır toplayıcı dalgıçlık yapan yapan Kabasakal, profesyonel dalış serüvenine, 1988’de nargile teknesinde nargileyle dalmayı öğrenerek başlamış.

Sonrasında da daha özgür olmak için tüplü dalışa geçmiş. Mercan, salyangoz, midyenin yanı sıra bilimsel toplayıcılık da yaptığını aktaran Kabasakal, 1992-2000 seneleri arasında İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi’nde akademisyen olarak çalışmış.

Dalış yapmadan önce bütün malzemelerini gözden geçirdiğini söyleyen Kabasakal, “Yazın bile dalışa gidiliyor olsa ince bir rüzgarlık, bere gibi giyim kuşamı eksik etmemek gerekiyor. Çünkü dalgıçlar genellikle suda değil, sudan çıktıktan sonra sıkıntı yaşarlar. Vurgun ve emboli haricinde hastalıklar hep karada meydana gelir” sözlerine dikkat çekiyor.

OĞLUM İÇİN ANILAR

Dalışlarını kaydettiğini de belirten Kabasakal, “Mutlaka fotoğraf çekerim ve arkasına notlar düşerim. Bunlar oğluma da bıraktığım anılar” diyerek şu ifadeleri kullandı: “İstanbul Boğazı bir yaşam koridoru. Boğaz’a son birkaç yüz yıldır iyi davranılmıyor.

Canlı yaşamı var, çok ilginç balıklar görüyorum daldığımda; ıstakozlar, yengeçler, karidesler. Mesela Ortaköy’de bir batık var, üzeri çiçek hayvanlarla kaplı. İstanbul Boğazı gözden çıkarılacak bir yer değil. İnsanoğlu denizi “gözünün önünden uzaklaştırmak istediği nesneleri atacağı bir yer” olarak görüyor.

Pasifik Okyanusu’nda tamamen çöplerin oluşturduğu plastik çöp adası iki milyon kilometrekare büyüklüğünde. Doğamıza bu şekilde davranmamalıyız.”

Cüzdanım hep dalış elbisemin içindedir

Kabasakal, bazı dalışlarında dip dalgası sebebiyle uzak yerlere sürüklendiklerini belirtiyor. “Ben hep cüzdanımı üç-dört tane torbaya koyar, dalış elbisemin içine yerleştiririm.

‘Niye öyle yapıyorsun?’ derler. Bazen öyle garip yerlerden çıkıyorum ki sürüklenince geri dönerken taksi için para olsun yanımda” diye ekliyor.

Geçinebilmek için günde en az 30 kilo kurşun toplamam lazım

Boğaz’da her noktaya daldığınıbelirten Kabasakal, “Günde 3 saat su altında kalıyorum. Kurşunun kilosu 12 TL. Yoksulluk sınırında yaşayabilmem en az 30 kilo kurşun çıkartmam gerekiyor” dedi.

Şu ana dek 50 ton kurşun çıkardım

Kabasakal, “Boğaz’da 10 kişilik bir loncayız. Şu ana kadar 50 tona yakın kurşun çıkardım. Bizim çıkardığımız kurşunlar ekseriyeti oltaların ucuna takılan iskandiller.

Bir gram kurşun, 10 bin ile 20 bin litre arasında suyu kirletiyor. Biz bu işi sadece ekolojik bir fayda olarak da görüyoruz” dedi.

Topladığım şişelerle sergi açmak istiyorum

Kabasakal, “Boğaz’ın altından topladığım şişeler çöp değil, eski markalara ait. Ben genellikle 1890’la 1900’lerin başı arasındaki markalara meraklıyım.

Bunları suyun altından toplamayı seviyorum. ‘Şişe Delisi’ diye bir kitap yazdım, orada birazcık bahsettim bunlardan. Bu şişelerle sergi açmayı düşünüyorum” dedi.

7 kitabı olan Kabasakal aynı zamanda köpekbalıklarını konu alan yazılmış ilk Türkçe kitaplar olan “Türk Sularında Köpekbalıkları” ile “Büyük Beyaz Bilmece”nin de yazarı.

Deneyimli dalgıç şu bilgiyi verdi: “Büyük beyaz köpekbalığının 1800’lerden itibaren Boğaz’da ve Marmara’da kayıtları var. Marmara’daki en son kayıt 1984 yılında Kapıdağ Yarımadası’nda. Zaten bunların Altınoluk’ta, Edremit Körfezi’nde üreme alanları bulunuyor. kaynak sözcü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous post 26 yaşındaki genç balık tutarken kalp krizinden öldü
Next post Eğirdir Gölü’nde su samuru heyecanı