‘BlackSea4Fish’ projesi Karadeniz’de sürdürülebilir balıkçılığa rehber oluyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) bağlı Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonunun (GFCM) hayata geçirdiği “BlackSea4Fish” projesi Karadeniz’de sürdürülebilir balıkçılık ve balık stoklarının korunması için üye ülkelere rehber oluyor.

GFCM, “2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” kapsamında okyanusların, denizlerin ve denizel kaynakların korunması, balıkçılığın bir sonraki kuşaklara aktarılması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla Karadeniz’de “BlackSea4Fish” adlı projeyi yaklaşık 5 yıl önce başlattı. Projede Türkiye, Avrupa Birliği ve Karadeniz’e kıyısı olan bazı ülkelerden oluşan 22 taraf bulunuyor.

Sürdürülebilir balıkçılık alanında Karadeniz ülkelerinin ortak kullanımına yönelik bilimsel tavsiyeler üretilmesine olanak sağlayacak işbirlikleri inşa edilmesi hedeflenen proje kapsamında bilim insanlarının düzenli olarak yaptıkları çalışmalarla GFCM toplanarak üye ülkeler için tavsiye niteliğinde ve bağlayıcı kararlar alıyor. Kararların en fazla 2 yıl içinde üye ülkelerin iç mevzuatlarına yansıtılmış olması gerekiyor.

Projede son 2 yıldır koordinatörlük görevini yürüten Prof. Dr. Hüseyin Özbilgin, AA muhabirine, projenin hedefinin yapılan işlerin standart hale gelmesi ve eksik kapasitenin tamamlanması olduğunu söyledi.

Özbilgin, “Şu ana kadar yapılan en belirgin iş, ülkelerden düzenli olarak ekonomik avcılığı yapılan bazı balık stoku verilerinin toplanması. Bu türler için her yıl bir stok tahmininde bulunuluyor, stokun yıllara göre değişimine bakılıyor ve tavsiyelerde bulunuluyor. Önemli düzelmeler gözlemlense de maalesef tavsiyeler genel olarak ‘Stok aşırı avlanmış, av baskısını azaltın.’ yönünde oluyor.” diye konuştu.

Kalkan balığı kotası

Hazırladıkları son raporda av baskısında biraz daha iç açıcı bir durum olduğunu aktaran Özbilgin, elde ettikleri verilere göre yönetim planı oluşturduklarını, Karadeniz’de bunun tek örneğinin kalkan avcılığı üzerine olduğunu belirtti.

Özbilgin, şöyle devam etti:

“Yönetim planı gereğince ülkeler kalkan balığı avcılığında kullanılan bütün teknelerini yılda 4 kez komisyona rapor etmek zorunda. Bir kota belirlenmiş durumda. Bütün Akdeniz ve Karadeniz Havzası’nda komisyon tarafından kotası belirlenmiş olan tek tür kalkan balığı. Bu türü belli bir miktarda yakaladıktan sonra balıkçılığınızı durdurmanız gerekiyor. Son 3-4 yıldır süren bu çabanın sonucunda kalkan balığındaki aşırı avlanmanın azaldığını görüyoruz. Uygun bir şekilde avlandığını söylemiyoruz ama aşırı avlanmanın azaldığını görüyoruz. Denizdeki toplam canlı kalkan balığı ağırlığının arttığı gözleniyor. Avcılık baskısı sadece Karadeniz’de değil, Akdeniz Havzası’nda olması gerekenin en az 2 katı daha fazla. Bazı türlerde 8-10 katı daha fazla. Ortalama 2 katı fazla diyorsak bizim av baskısını yarı yarıya azaltmamız lazım, 10 tekne denize çıkıyorsa, aslında 5 teknenin denize çıkması lazım ya da tekneler 10 gün ağ atıyorlarsa bunu 5’e düşürmeleri lazım. Bu balıkçılık yönetimi açısından öncelik verilmesi gereken bir konu.”

Hassas türler

Özbilgin, Karadeniz’de kalkan balığı dışında, komisyon tarafından yakından takip edilmesine karar verilen türler olduğunu, bunların arasında hamsi, istavrit, çaça, mezgit, barbun, deniz salyangozunun yer aldığını bildirdi.

GFCM’nin odağının, balıkçılığı bir sonraki kuşağa aktarabilmek olduğunu kaydeden Özbilgin, “Hamsi, barbun gibi kısa ömürlü türlerin iyi yönetimle dünyanın birçok yerinde 3-5 sene içinde toparlanabildiği görülüyor. Yeter ki ilgili politik kararlılık gösterilsin, veri düzenli bir şekilde toplansın, ilgili uzmanlar bir araya getirilebilsin ve yönetim, tedbirleri kararlılıkla uygulansın. Filoyu biraz daha uygun ölçülere indirebilelim. Bu nispeten kolay çözülebilir bir sorun.” değerlendirmesini yaptı.

Hassas türler için sorunun çözümünün biraz daha zor olduğuna ve zaman aldığına işaret eden Prof. Dr. Hüseyin Özbilgin, şunları söyledi:

“Deniz kaplumbağaları, foklar, yunuslar, kıkırdaklı balıklardan vatozlar, köpek balıkları, Karadeniz örneğinde mersin balıkları… Bunların ömürleri uzun, yeni birey üretme imkanı nispeten sınırlı olduğu için, yeterli stokun geri dönüşümü biraz daha zor. GFCM bunlar için özel önlemler getiriyor. Hamsiyi, istavriti, mezgiti, barbunu tekrar bol görebilmek için yeterli politik kararlılık göstererek, sorunu ciddiye almak aslında iklim değişikliği ile kıyasladığınızda çözümün zor olmadığı konular.”

Iskarta avcılık ve deniz salyangozu

Avlanma sırasında istenmeyen türlerin yakalanmasına neden olan ıskarta avcılığa da değinen Özbilgin, “İşin en kestirme yolu, ıskarta bireylerin çok çıktığı yerlerde ve zamanlarda avcılık faaliyetlerini sınırlandırmak. Bu en kolay ve masrafsız yol ama her zaman mümkün değil. İkinci bir yol ise av araçlarının seçiciliğini artırmak. Bunun için teknik bilgi sürekli gelişiyor, daha seçici av araçlarını kullanmak her türlü çevresel, koruyucu yaklaşımın öncelikli konularından olmalı. Ancak böyle azaltabiliriz.” şeklinde konuştu.

Deniz salyangozundan Karadeniz’de 8 bin kişinin geçimini sağladığının altını çizen Özbilgin, GFCM’ye üye ülkelerin, bu türün sürdürülebilirliğini sağlamak ve geçimini sağlayan kişilerin bu faaliyetlerine devam edebilmeleri için 2018’de bir araştırma programı başlattığını ve bu programın BlackSea4Fish projesinin en önemli faaliyetlerinden biri olduğunu ifade etti. kaynak aa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous post Balık ve bitkilerin birlikte yetiştirildiği sistem: Aquaponik sistemler
Next post Rize’de Olta Balıkçılığı İçin ‘Yemleme’ Çalışması