BALIKÇILIĞI NAYLONA MI BORÇLUYUZ? / Hristo YUVANIDIS

BALIKÇILIĞI NAYLONA MI BORÇLUYUZ?

Bugün gerçek avcı-balıkçının ile kaçak avcı-balıkçının tarifini-tanımını yapmak kolaydır. Zira dünyanın her ülkesinde kara-iç sular-deniz avcılığını düzenleyen kanunlar yüz-yüzelli seneden beri yürürlüktedir.

Sadece belli bir kesimin yaptığı avcılık dönemlerinden günümüze doğru hareket edersek birçok yerde avcılığın yerel idarelerin  müsaadelerine ve yasaklarına göre yapıldığını, sırf karın doyurmak için yapılan avcılık da merkezlerden uzak yerlerde, toplumların kafalarına göre yapıldığını görürüz.

Hal böyleyken bazı avları elde etmek çok kolay, bazılarını ise elde etmek çok zordu ve ateşli silahların o kadar yaygın olmadığı veya ateşli-ateşsiz her türlü silahı bulundurmak ve kullanmak herkese serbest olmadığı zamanlarda insanlar karınlarını doyurmak için en kolay yakalanabilir avlardan başlayarak, muhtelif yöntemlerle onları elde etmeye çalışmışlardır. Kolay elde edilen avların başında göçleri sırasında bıldırcınlar, bazı yerlerde ise özellikle Ege adalarında, evlerin kapılarına kadar gelen yerli ada keklikleri ve ada tavşanları gelmekteydi.

Av tüfeği kullanmak suretiyle yapılan modern avcılık 1789 tarihli Fransız ihtilaliyle başlar. Bazı tarihçiler Fransız ihtilalinin sebeplerini sayarken avcılığı da dahil etmektedirler. Zira o zamana kadar hemen hemen bütün Avrupa da asılzade olmayan birinin avcılık yapması hayalden başka bir şey değildi. Ortaçağdan beri süregelen bu baskı halkı fazlasıyla bezdirmiş olmalıydı.

Amatör olta balıkçılığı ise çok daha yeni ve özellikle 1925’lerde naylonun icat edilmesiyle canlılık kazanan bir faaliyettir.

Elbette denizlerin, göllerin, ırmakların balıkla dolu oldukları zamanlarda, balıklar özellikle bu bölgelerde yaşayanlar için önemli bir besin kaynağıydı. Tabiat şartlarının bazen balıkları elle yakalamaya müsait oldukları gibi, binlerce yıl önceden bilinen, savaşta düşmanı etkisiz hale getirmek için karada besin kaynağı olan av hayvanlarını toplamak için ve o zamanlarda başka hiçbir şekilde zapt edilmeyen aslan, kaplan gibi yırtıcıları yakalamak için kullanılan ağları, balıkçılar, balıkçılığın her türlüsünde kullanmışlardır. Naylon icat edilmeden önce kütüphanelerde yerlerini alan ve günümüzde sararmış sayfalarını karıştıran birine nostaljiyi  yaşatan ansiklopedilerde oltacılığı aradım.

Yazının devamı ve görselleri OLTACI DERGİSİ OCAK 2020 107. SAYISINDA

ABONE OLMAK İÇİN 05443414082 WhatsaAp ABONE yazın sizi arayalım veya linki tıklayarak abone olunuz

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf4-3si7QVXaAdwJymBmKm5RH1V5k_MGBkOzWAmP1D00XeMPw/viewform

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous post Misina ağlar yani (Mono Flament ağlar) / Osman DEMİRTAŞ
Next post Basınç’ın Balıklar Üzerindeki Etkileri / Göksel ÇETİN